PARALEL İTHALATIN

FİKRİ HAKLA YOLU İLE

ÖNLENMESİ

Paralel İthalatın Fikri Haklar Yolu ile Önlenmesi : Paralel ithalatın önlenip önlemeyeceğinin irdelemeden önce paralel ithalatın ne olduğunu açıklayarak başlamanın faydalı olacağı kanaatindeyiz. Paralel İthalat, marka sahibinin rızası ile piyasaya sürdüğü markalı malların, bir üçüncü kişi tarafından alınarak, o malın daha pahalıya satıldığı bir başka ülkeye ithal edilmesidir[1] Paralel ithalat uluslararası ticaret unsuru barındıran bir kavramdır ve markalı malı satın alanın aynı markalı malın satıldığı ülkeye ithalat yaptığında ortaya çıkmaktadır[2]. Marka hakkı marka sahibine markalı ürünü ve hizmeti üzerinde mutlak şekilde tekelci bir koruma sağlamaktadır. Marka sahibinin izni olmadan markanın kullanılması veya tecavüz bilinmekle birlikte markalı malın stoklanması, pazarlanması, satımının teklifi, ihraç veya ithal edilmesi veya malın kimden ve nasıl edinildiğini saklamak, marka hakkına tecavüz oluşturmaktadır[3]. Marka hakkının marka sahibine sağladığı tekelci koruma denetlenmediği ve sınırlandırılmadığı ölçüde liberal ekonomiye zarar verebilecektir. Söz konusu korumanın, bir noktada sona ermesi gerekmektedir ki tüketici tekelci fiyatlardan bir ölçüde korunabilsin ve serbest ticaret sağlanabilsin[4] Bu ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkan kamu yararı ile kişisel kullanım özgürlüğü arasında dengeyi temin etmek amacıyla “fikri mülkiyet haklarının tükenmesi” ilkesi ortaya çıkmıştır. Tükenme ilkesi, fikri haklara sağlanan koruma ile serbest ticaret düzeni, özel mülkiyetin kullanımı ile kamusal yararın korunması arasında bir denge oluşturulması amacını taşıyan bir kavram[5] olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakkın tükenmesi kavramı, genel bir anlatımla, fikri mülkiyet hakkı sahibinin, hakka konu ürünler bizzat kendi tarafından veya izni ile bir kez piyasaya sürüldükten sonra bu ürünlerin bundan sonraki ticaretine engel olamamasını ifade eder.[6] Diğer bir deyişle marka sahibinin rızasıyla gerçekleşen ilk satışla birlikte, satılan ürün üzerindeki markanın tekelci hakları ortadan kalkacaktır.[7] Marka sahibinin tükenme ilkesiyle birlikte maddi varlığı olmayan marka hakkı tükenmez; marka basarak pazara arz etmiş olduğu somut ticari eşya üzerindeki hakkı tükenir[8] Marka hakkının tükenebilmesi için “hak sahibinin rızası” ve “piyasaya sunma” şartlarının varlığı gerekmektedir. Markalı malların piyasaya sunulması farklı biçimlerde olabilmektedir. Malların zilyetliğinin her türlü devrinin hukuka uygun şekilde bir başkası tarafından elde edilmiş olması yeterlidir.[9] Hakkın tükenmesinin gerçekleşebilmesi için gereken unsurlardan bir diğer ise malların marka hakkı sahibinin rızasıyla piyasaya sunulmuş olmasıdır. Markayı taşıyan orijinal nitelikteki malın, marka sahibi ile aralarında hukuki veya ekonomik bir bağ olan kişiler tarafından piyasaya sunulması durumunda da marka hakkı, piyasaya sunulan mallar için tükenmiş olacaktır. Coğrafi sınırlar açısından üç farklı hakkın tükenmesi ilkesi mevcuttur. Bunlar ulusal tükenme, bölgesel tükenme ve uluslararası tükenmedir. Bölgesel tükenme ve ülkesel tükenme ilkesi birbirinden çok da farklı olmayan iki ilkedir. Birden çok ülkenin bir anlaşma etrafında bir araya gelerek tek bir ülkeymişçesine hareket etmesi, çok geniş sınırlar içerisinde uygulanan ülkesel tükenme ilkesi ile paralellik göstermektedir.[10]

Paralel İthalatın Fikri Haklar Yolu ile Önlenmesi için son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte uluslararası pazar önem kazanmış, bunun sonucunda da mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını sağlayan girişimlerin de bir hayli arttığı gözlemlenmektedir. Bu girişimlerin bir sonucu olarak yaygınlık kazanan bir ilke olan uluslararası tükenme ilkesinin uygulandığı bir ülkede ise markayı taşıyan orijinal nitelikli malların dünyanın herhangi bir yerinde sahibinin rızasıyla piyasaya sunulmasıyla tükenme gerçekleşmiş kabul edilmektedir. Ülkemiz de dünyada genelinde artan bu eğilimlere kayıtsız kalmamış ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunuyla birlikte uluslararası tükenme ilkesini benimsenmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunun 152. Maddesinde ise Tükenme ilkesinin istisnasını oluşturan haller düzenlenmiştir. Marka hakkı sahibine paralel ithalatı önleme imkanı veren bu haller; marka hakkı sahibine markalı malının, piyasaya sunulduğu haliyle muhafaza edilmesi olanağı sağlayacaktır. Aksi takdirde markanın malın belli nitelikleri haiz olduğunun ve daima aynı kaliteyi koruyacak şekilde üretileceğini garanti eden garanti fonksiyonu zarar görmüş olacaktır. Buna aykırı davranışlar, markanın garanti fonksiyonunu zedeler. Sınai Mülkiyet Kanunu hükmüne göre öncelikli olarak markalı malın pazara arzından sonra üçüncü kişilerce ticari amaçla değiştirildiği ya da kötüleştirildiğinin kabul edildiği hallerde emredici hüküm gereği, tükenme ilkesi uygulanmaz ve marka hakkının ihlal edildiği kabul edilecektir.[11] Malın kalitesini iyileştirici dahi olsa, markalı malda yapılan değişiklik halinde de, tükenme ilkesi uygulanmayacaktır.[12]

[1] ARIKAN, SMK Sempozyumu, s. 641;.

[2] ARIKAN, SMK Sempozyumu, s. 643

[3] TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2012, Beşinci Baskı, s. 491; ÇOLAK, s. 463 vd.

[4] ÇOLAK, s. 609

[5] 4 Okutan, Gül; Exhaustion of Intellectual Property Rights: A Non – Tariff Barrier to International Trade, Annales de la Faculte de Droit d’Istanbul, XXX/No:46, 1996, s. 111

[6] ABBOTT, Frederick M.; “First Report (Final) to the Committee on International Trade Law of the International Law Association on the Subject of Parallel Importation”, Journal of International Economic Law, Vol. 1, 1998, s. 1780.

[7] PINAR, Oğuzman’a Armağan, s. 856

[8] ÇOLAK, s. 610

[9] PINAR, 2000, s. 862

[10] Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı-Marka Hakkının Tükenmesi ve Paralel İthalat, Uzmanlık Tezi Emre Güllü s. 38.

[11] ÇOLAK, s. 628

[12] ARKAN, Marka Hukuku II, s. 138

Daha fazla detay almak için bizi Instagram üzerinden takip edebilirsiniz veya Ece Patent sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Hizmetler

Bize Ulaşın